Esir Sultan

09 Ocak 2015

Marco Bozzari

Yunanlıların Türk boyunduruğunu kırmak için yürüttükleri savaş Avrupa tarafından yakından takip ediliyordu. Romantizmin hakim olduğu bu çağda, Yunanistan’ın çevresinde 1821 ile 1832 arasında gelişen olaylar ulusal bağımsızlık mücadelesinin bir sembolü haline gelmişti. Bu tür genel temalar, Pushkin, Müller, Hölderlin, Hugo, Byron ve Shelley ile Polonyalılar için Mickiewicz, Słowacki, Krasiński, Goszczyński, Morawski ve Rzewuski tarafından edebiyata yansıtılıyordu. Görsel sanatlar söz konusu olduğunda, Osmanlılara karşı devam eden Yunan ayaklanması sahnelerini Constantin Guys, Alexandre Gabriel Decamps, Prosper Marilhat, Ary Scheffer ve Eugène Delacroix resmediyordu. Polonyalı ressam January Suchodolski çarpıcı resmi Yunanlıar Tarafından Yakılan Türk Gemisi (1839) ile öne çıkmıştı. Franciszek Tepa’nın en erken tarihsel kompozisyonlarından bir tanesi de Marcos Botsaris’in (asıl ismi Marco Bozzari, 1788-1823) liderliğindeki küçük bir Yunan taburunun Karpenisi’de Sultan II. Mahmud’un komutanlığındaki yaklaşık 13 bin Türkten oluşan orduya karşı kazandığı olağanüstü zaferi betimlemektedir. Tepa, Botsaris’i muzaffer bir edayla, yenilmiş Türk ordusundan geriye kalanlar arasında atını sürerken ve olayların beklenmedik yönde değişmesinden dolayı bir nebze şaşkınlık içerisindeki sultana doğru yaklaşırken tasvir etmektedir.

Bugüne kadar bu resim çeşitli şekillerde, Makedonya’daki Ayaklanma, Bosna’daki Ayaklanma ya da Tripoli’de Botsaris olarak tanımlanmıştır. Genç Tepa’nın, Türk-Yunan savaşları hakkındaki derin bilgisi –topoğrafya, kıyafetler ve resmedilen tarihi şahsiyetlerin yüz özellikleri– ressamın Peter von Hess’in resimlerini ayrıntılı bir şekilde incelemiş olmasından ileri gelir.

Tepa, Botsaris temasına iki resimde daha eğildi, –bir suluboya ve bir yağlıboya olmak üzere– Botsaris’in iki portresini çizdi ve bunları Varşova (1858) ve Krakow’da (1860) sergiledi. Yunanlıların bağımsızlık mücadelesine duyduğu derin ilgiyi 10 Temmuz 1852 tarihli Yunanlı Kıyafeti İçerisinde Otoportre adlı küçük suluboya resimde de görmek mümkündür. Tepa tarafından yapılan bir diğer Yunan temalı resim olan Missolunga’nın Ölümü ise bir eskiz olarak kalmış ve Lviv’deki Ukrayna Bilim Akademisi’nde saklanmaktadır. Tepa’nın doğuya giden bir grubun birlikte seyahat etme davetine katılmak için bu kompozisyon üzerindeki çalışmasını yarım bırakmış olması olasıdır.

Anna Rudzinska

Padişahın Emriyle

Padişahın Emriyle

Resimde Żmurko bir harem odasının egzotik imgesini, parlayan kumaşlar, saçılmış mücevherlerle birlikte sunuyor, burayı “padişahın emriyle” öldürülmüş bir odalığın heykeli andıran güzel bedeni için bir dekor olarak kullanıyor. 

Viyana'dan Dönüş

Viyana'dan Dönüş

Józef Brandt, 17. yüzyıl Polonya’sına büyük ilgi duymuştur. En sevdiği temalar arasında savaş sahnelerinin yanı sıra muharebenin öncesi ve sonrasını ele alan gündelik yaşam sahneleri bulunmaktadır. 

Kuyunun Yanında

Kuyunun Yanında

Tadeusz Ajdukiewicz Doğu’yu, 1877’de, Władysław Branicki’yle birlikte çıktığı Suriye, Mısır, Türkiye ve Kırım turunda keşfetti. Bu deneyim onda derin bir etki yarattı, yaşamının sonuna kadar da Doğulu temaları kullanmayı sürdürdü.