Konstantinopolis’te Mucizevi Şifalar

27 Mart 2015

Tören Haçı,

Balıklı Kilisesi Konstantinopolis’teki Balıklı Kilisesi’nde Hastalar Yerde Yatıyor. Londra, 19. yüzyıl. Çelik Baskı, Özel Koleksiyon.

Göz kamaştırıcı güzellikleriyle Konstantinopolis’in ihtişamını yaratan kutsal mekânlar, aynı zamanda değerli röliklerin saklandığı yerlerdi ve bu nedenle şifa kaynaklarıydı. Erken dönemde şehir, buradaki çok sayıda pınarın suyunu kutsayan Meryem Ana’nın koruması altına alınmıştı. Eyüp yakınlarındaki doktor azizler Kosmas ve Damianos’un mabedi gibi, her hastalığa deva olan şifa mekânlarına ek olarak, erkek hastalıklarını iyileştiren Aziz Artemios’un ve zihinsel hastalıklarda etkili olan Azize Anastasia’nınki gibi uzmanlaşmış mabetler de vardı.

Acı, ameliyat, kanama ve enfeksiyon korkusu insanların birçoğunu, şifaya yönelik müdahaleleri acısız, ani ve bedava olan azizlere başvurmaya yöneltti. Mucizevi tedavilerin ardından gelen şükran ifadeleri, mabetlerin servetine ve ününe katkıda bulundu. İmparator ve imparatoriçe çoğu zaman şifa mekânlarındaki adak âdetlerini etkilerdi, tıpkı VI. Leo ve Zoe gibi; oğulları VII. Konstantinos Porphyrogennetos (d. 905), Balıklı Meryemi’nin müdahalesinden sonra doğmuştu.

- Brigitte Pitarakis, Hayat Kısa, Sanat Uzun sergisinin küratörü

Charlotte Wells’ten Bir Not

Charlotte Wells’ten Bir Not

Hafıza güvenilmesi güç bir şeydir: ayrıntılar belirsizleşir ve öngörülemez bir hâl alır. Hatırlamak için gayret ettikçe daha az şey görürsünüz. Kendisini durmadan çürüten bir hafızanın anısı... Son zamanlarda kendimi, duyguların daha dirençli olduğu noktasında ikna etmeye çalışırken buluyorum; ne var ki bu, epey zor bir iş.

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

“Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir”

1962’de fluxus hareketinin önde gelen üyelerinden Philip Corner, Piano Activities (Piyano Etkinlikleri) başlıklı bir performans sırasında yaptıklarıyla ciddi müzik çevrelerinde büyük olay yaratmıştı.

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.