38. İstanbul Film Festivali
Kısa Film Yarışması

5 - 16 Nisan 2019

Pera Film, 38. İstanbul Film Festivali kapsamında Belgesel Kuşağı, Ulusal Kısa Film Yarışması, Cinemania, Ulusal Belgesel Yarışması bölümlerinin yanı sıra çeşitli film gösterimlerine ev sahipliği yapıyor.

Program I
14 Nisan, 11.00

Akvaryum
Yönetmenler: Anıl Kaya,      
Özgür Önurme   
Türkiye, 2018, 15’

Avarya
Yönetmen: Gökalp Gönen        
Türkiye, 2018, 20’

Giderayak
Yönetmen: Özgür Cem Aksoy  
Türkiye, 2018, 11’

Gümüş
Yönetmen: Deniz Telek
Türkiye, 2018, 16’

Sonsuz
Yönetmen: Murat Çetinkaya    
Türkiye, 2018, 13’

Program II
14 Nisan, 13.30

Amca
Yönetmen: Senem Bay        
Türkiye, 2018, 11’

Durgun Suyun Sayhası
Yönetmen: Yusuf Elbaşı           
Türkiye, Almanya, 2019, 7’  

Görüşme
Yönetmen: Vehbi Bozdağ       
Türkiye, 2018, 12’

Kuyruk
Yönetmen: Yiğit Hepsev  
Türkiye, 2019, 10’

Pantolon
Yönetmen: Tahsin Özmen
Türkiye, 2018, 15’

Sevinç Vesaire
Yönetmen: Kurtcebe Turgul  
Türkiye, 2018, 15’

 

Filmleri buradan inceleyebilir, detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Nesnelerin Hafızası

Nesnelerin Hafızası

Hediyelik eşyaların kültürel tarihini ele aldığı kitabında Rolf Potts bu tür nesnelerin kişisel hikâyelerle anlam kazandığından bahseder: Nesneler sakladıkları hikâyelerle hatıralara dönüşür. Hatıraları dünyayı değerlendirmek için değil, kendi hikâyemizi anlatmak için toplarız.

Jean-Léon Gérôme: Değişim Çağında Kültürel Etkileşimler

Jean-Léon Gérôme: Değişim Çağında Kültürel Etkileşimler

Jean-Léon Gérôme, 19. yüzyıl ikinci yarısının en tanınmış sanatçıları arasında yer alır. Akademik resmin en ateşli savunucularından olan Gérôme, İzlenimcilik gibi modern akımlara karşı kişisel bir savaş yürütmüştür. Yaşamının son dönemlerinde, karşı çıktığı akımların yükselişiyle eski popülerliğini kaybetmeye başlasa da 20. yüzyılda da pek çok başka akademik ressam gibi unutulup gitmemiştir. 

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni, 1990’larda, kimlik inşası meselesine odaklanmaya başladı. Yala ve Sabunla isimli yapıtını, klasik heykel geleneğine uygun olarak, doğrudan kendi bedeninden aldığı kalıptan yola çıkarak yaptı. Bu büstleri sıra dışı kılan ise, sabun ve çikolata gibi tüketim maddelerinden yapılmış olmaları.