Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu, prehistorik çağlardan günümüze Anadolu coğrafyasında gündelik hayatın tanıklığını yapmış 10.000 civarında objeye ev sahipliği yapıyor.  Suna ve İnan Kıraç’ın ilk kez 1980’lerde oluşturmaya başladıkları Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu prehistorik dönem, Klasik Dönem, Beylikler ve Osmanlı Dönemi ile Erken Cumhuriyet dönemi başta olmak üzere Anadolu’nun ev sahipliği yaptığı birçok uygarlığa ait materyal kültürüyle zengin bir seçki sunar. Arazi ölçümünden her türlü alışverişe, mimarlıktan kuyumculuğa, denizcilikten eczacılığa, astronomiden zaman ölçüm aletlerine kadar farklı alanlardan birçok ağırlık, uzunluk, hacim ölçüsünü bünyesinde barındıran bu koleksiyon Anadolu’nun zengin ve çok çeşitli kültürüne tarihsel bir perspektif ile bakmayı amaçlıyor.

Oryantalist Resim Koleksiyonu

Oryantalist Resim Koleksiyonu

Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu

Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu

Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu

Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni, 1990’larda, kimlik inşası meselesine odaklanmaya başladı. Yala ve Sabunla isimli yapıtını, klasik heykel geleneğine uygun olarak, doğrudan kendi bedeninden aldığı kalıptan yola çıkarak yaptı. Bu büstleri sıra dışı kılan ise, sabun ve çikolata gibi tüketim maddelerinden yapılmış olmaları.

Jean-Léon Gérôme: Değişim Çağında Kültürel Etkileşimler

Jean-Léon Gérôme: Değişim Çağında Kültürel Etkileşimler

Jean-Léon Gérôme, 19. yüzyıl ikinci yarısının en tanınmış sanatçıları arasında yer alır. Akademik resmin en ateşli savunucularından olan Gérôme, İzlenimcilik gibi modern akımlara karşı kişisel bir savaş yürütmüştür. Yaşamının son dönemlerinde, karşı çıktığı akımların yükselişiyle eski popülerliğini kaybetmeye başlasa da 20. yüzyılda da pek çok başka akademik ressam gibi unutulup gitmemiştir. 

Nesnelerin Hafızası

Nesnelerin Hafızası

Hediyelik eşyaların kültürel tarihini ele aldığı kitabında Rolf Potts bu tür nesnelerin kişisel hikâyelerle anlam kazandığından bahseder: Nesneler sakladıkları hikâyelerle hatıralara dönüşür. Hatıraları dünyayı değerlendirmek için değil, kendi hikâyemizi anlatmak için toplarız.