Müzik duyumun uç noktasını ifade edemez. Müzikte söz konusu olan şeyin ne olduğu asla bilinmez. Her insan herhangi bir müziği dinledikten sonra “bu ne anlama geliyor?” diyebilir. Derin bir resim içinse durum tam tersidir, bu olanaksızdır: Kişi onun derinliğine bütünüyle daldığında susmalıdır. İşte o zaman ışık ve gölgeler, çizgiler, açılar, oylumun tüm gizemleri konuşmaya başlar.
Bir sanat yapıtında (resim ya da yontu) esinlenme birdenbire, en az beklendiği anda da doğabilir, bir şey gördüğümüzde de gerçekleşebilir. İlk durumda, duyum benim modern insanlar arasında yalnızca bir kişide, Nietzsche’de gözlemlediğim seyrek rastlanan ve tuhaf duyumlardandır. Eskiler arasındaysa, belki (belki diyorum, çünkü kimi zaman kuşkuya kapılıyorum) Pallas Athena’nın plastik biçimini tasarlarken Phidias ve Milano’da, Brera Resim Galerisi’nde bulunan Meryem’in Evlenmesi adlı resminde gökyüzüyle tapınağı resmederken Raffaello bu duyumu yaşamıştır. Nietzsche Zerdüşt’ünü nereden bulduğunu anlatırken, “Zerdüşt beni yakalayıverdi” dediğinde, birdenbire ortaya çıkan esinlenmenin bilmecesi bu “yakalayıverdi” sözünde yatar.
Esinlenme şeyleri belli bir düzen içinde görmemizden kaynaklandığındaysa, bunun sonucu olan yapıt onu doğuran düzene sıkı sıkıya bağlı olur; ona benzer, ama tuhaf bir biçimde: hani iki kardeş arasındaki benzerlik gibi, daha doğrusu düşte gördüğümüz bir insanla o insanın gerçek yaşamdaki figürü arasındaki benzerlik gibi; hem aynı kişidir, hem değildir: Yüz çizgileri biraz değişmiş gibidir. Bence, bir insanın düşteki görüntüsünün belli bakış açılarından onun doğaötesi gerçekliğinin bir kanıtı olması gibi, bir sanat yapıtında esinlenme de aynı bakış açılarından kimi zaman karşılaştığımız birtakım rastlantılardaki, herhangi bir şey’in gözümüze görünüş ve kafamızda bir sanat yapıtı imgelemi uyandırış biçimindeki, düzenindeki doğaötesi gerçekliğin kanıtıdır; bu imgelem ruhumuzda kimi zaman şaşkınlık, çoğunlukla derin düşünceler, her zaman da yaratma sevincini doğurur.
Not: G. de Chirico, 1912, Manoscritti Paulhan, Paris; bir kısmının İngilizce çevirisi için bkz. J. Thrall Soby, Giorgio de Chirico (The Museum of Modern Art, New York, 1955); G. de Chirico, Il meccanismo del pensiero’da yayımlanmıştır (yay. haz. M. Fagiolo dell’Arco, Einaudi, Torino 1985); şimdiyse Scritti/1 (1911-1945). Romanzi e scritti critici e teorici’de yayımlanmıştır (yay. haz. A. Cortellessa, yay. yön. A. Bonito Oliva, Bompiani, Milano, 2008, 649-652). Sanatçının en erken tarihli eserlerinden, son yapıtlarına kadar çeşitli dönemlerinden örneklerin yer aldığı Giorgio de Chirico: Dünyanın Gizemi sergisi 24 Şubat - 08 Mayıs 2016 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde gerçekleşti.
De Chirico’nun, Atina Teknik Üniversitesi’nde (1900–1906) ve daha sonra Münih’teki Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (1906-1909) sanatı “okulunda” öğrendikten sonra Böcklin etkisinde gerçekleştirdiği erken dönem resimleri, onun alışılmış kurumsal sınırlamalardan kurtulmuş, özgür düşünceli bir sanatçı olarak kariyerine başladığını gösterir.
Pera Müzesi, metafizik sanatının kurucusu, 20. yüzyılın en sıradışı sanatçılarından birini, Giorgio de Chirico’yu ilk kez Türk sanatseverlerle buluşturuyor. Roma, Giorgio ve Isa de Chirico Vakfı işbirliğiyle düzenlenen sergi, sanatçının yaklaşık 70 resim, 2 litografi serisi ve 10 heykeliyle kapsamlı bir içerik sunuyor.
Salı - Cuma 11.00 - 18.00
Müze Pazartesi, Cumartesi ve Pazar
günleri kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 25 TL
İndirimli: 10 TL
Grup: 20 TL (10 kişi ve üstü)