Tanışmadık Ama O Bizi Biliyor: “Büyük Veri”

23 Eylül 2016

Tanışmadık Ama O Bizi Biliyor:
“Büyük Veri”

Pera Müzesi Blog, N’olmuş? işbirliğiyle hazırlanan yazı dizisi devam ediyor. Kendilerini; “Bilindik N’olmuş? sorusunu her gün yeniden soruyor, karşımıza çıkan sayısız beklenmedik cevabı sizlerle paylaşıyoruz. Zaman, mekan fark etmeksizin üreteni buluyor; üretileni sunarak başkalarına ilham vermesini arzuluyoruz.” diye açıklıyor. N’olmuş ekibi, Pera Müzesi Blog için hazırladıkları bu yazılarında Katherine Behar: Veri Girişi sergisinden yola çıkarak “Büyük Veri”ye dair aklın sınırlarını zorlayan 10 çarpıcı gerçeği ele alıyor!

“Büyük Veri”ye dair aklın sınırlarını zorlayan 10 çarpıcı gerçek

“Big data” yani “büyük veri” kavramı yalnızca birkaç yıl öncesine kadar akademik çevrelerde belirli isimlerin kullandığı, teknoloji devlerinin önemsediği bir tür terimdi. Şimdilerde dijital dünyaya kendini ait hisseden, ya da istemeyerek de olsa artık onun bir parçası olduğunu kabullenmiş pek çoğumuzun tanıdığı, sıkça duyduğu bir ifade: Büyük veri.

19. Yüzyılda “veri” ifadesi artan bir hızda kullanılır hale gelse de anlam olarak “gerçekler”e oldukça paralel bir konuma sahipti. 20. Yüzyılın ikinci yarısına kadar da şu anda kullandığımız anlamını tam olarak yakalayamadı. Dijital kayıtların, özellikle internetin hayatımıza girişiyle veriler birikti ve başlarda öngörülemeyen bir şekilde büyüdü. Şimdi koca bir yığın halinde orada bir yerde duruyor. Çeşitli tahminlere göre mevcut büyük verinin yalnızca ama yalnızca yüzde 0,5’i analiz edilip, günümüzde kullanılıyor. Büyük verinin büyüklüğü bu oranla aslında bir kez daha rahatça anlaşılır hale geliyor.

Annie Spratt

Fotoğraf: Annie Spratt

Büyük veriye dair rakamları gördükçe insan bu fenomenin boyutlarını hem daha iyi anladığını düşünürken, hem de Douglas Adams imzalı Otostopçunun Galaksi Rehberi isimli kitabı hatırlıyor. Eğlenceli bilim kurgu eserinde sunulan; hayat, evren ve her şeye dair nihai sorunun cevabı olarak verilen “42” akıllara geliyor. Cevap belli ama soru ne? Büyük veri de böyle bir yapıda aslında. Ne kadarı işe yarar durumda olduğu bilinmeyen koca bir yığın. Doğru sorular sorulmaz ve cevaplar derlenmezse ortalık çöplüğe dönebilir. İşte veriler:

1- Biriken veri miktarı inanılmaz. Daha da inanılmazı şu ki yalnızca son 3 yıl içerisinde üretilen veri miktarı, insanlık tarihinde üretilen veriden daha fazla. Üretilen verinin kapsamı ve kalitesi bu noktada sorgulanabilir elbette. Hatta şunu da söylemek mümkün: Elimizde daha önce hiç olmadığı kadar çok cevap var fakat yeterli/doğru soruları sormamız gerekiyor.

2- Veri miktarı kadar biriken verinin büyüme hızı da inanılmaz. Önümüzdeki yıllarda her geçen saniye birkaç megabyte’lık yeni verinin üretileceği söylenirken 2020 yılında veri üretiminin 2010 yılındakine göre 50 kat daha fazla olması bekleniyor.

3- Tom Cruise’nin başrolünü üstlendiği Minority Report filmini hatırladınız mı? 2054 yılında geçen filmde suçlar işlenmeden önce polis tarafından tespit ediliyor, potansiyel suçlular cezalandırılıyordu. Şimdi birebir böyle olmasa da Los Angeles Polis Departmanı benzer bir çalışma için kolları sıvamış durumda. Birimin elinde son 80 yılda işlenen 130 milyondan fazla suça dair veri bulunuyor. Bu veri ile potansiyel suçlu profilleri gerçek verilerle detaylandırılabileceği gibi suçlara dair başka trendler de elde edilebilir. Örneğin hangi bölgelerde ne tür suçların işlendiği, ülkelerdeki ekonomik krizlerin hırsızlığı ne kadar süreliğine etkilediği gibi…

4- 2016 yılının yalnızca Haziran ayında, günlük ortalama 1 milyar 130 milyon insan Facebook’taydı. Beğeniler, paylaşımlar, yeni etkileşimler, sayfa ve grup açmalar derken her türlü tüketime ve dijital davranışa dair veriler biriktikçe birikiyor. 2015 yılına ait bir veriye göre Facebook kullanıcıları yalnızca bir dakika içerisinde 31 milyon mesaj gönderiyor.

5- 7 milyar 450 milyon civarında insanın yaşadığı yeryüzünde bu nüfusun yaklaşık yarısı, 3 milyar 460 milyonu internet kullanıcısı ve dolayısıyla büyük veri üretiminde aktif rol üstleniyor.

6- En çok kullanılan arama motoru Google’da saniyede ortalama 2.3 milyon arama yapılıyor.

katherine-behar7- Youtube’da 2016’nın ilk gününden bugüne kadar 3 trilyondan fazla video izlendi. Yalnızca YouTube’a her dakika ortalama 300 saatlik video yüklenmeye devam ediyor.

8- Verilerin öbek öbek toplandığı platformlardan websiteleri de artık inanılmaz sayılara ulaştı. Şu anda 1.1 milyar civarında websitesi kullanıcıların ziyaretine açık durumda. Büyük veri içerisinde ufak dalgalanmalar yarattığını söyleyebileceğimiz hack’lenme noktasında ise rakamlar yine hayli şaşırtıcı: Yalnızca bir gün içerisinde 20 binin üzerinde websitesi hack’leniyor.

9- Tarihin ilk websitesi http://info.cern.ch/ 6 Ağustos 1991 yılında erişime açılmıştı. O günden bugüne hızla yükselen websitesi sayısına dair bir ilginç veri de 2013 yılına ait. Yalnızca 2013 yılında web üçte biri kadar kadar büyüdü: Websitesi sayısı 630 milyondan 850 milyona yükseldi.

10- 2020 yılında birbiriyle etkileşim halinde olan ve çoğu internete bağlı 50 milyar akıllı cihazın kullanımda olması tahmin ediliyor. Tüm bu cihazlar durmadan veri toplayacak, analiz edecek ve bulgularını farklı biçimlerde paylaşacak.

katherine-behar11- Tüm bu sayılar büyük verinin büyüklüğüne kanıt niteliği taşıyor, evet. Peki ya biriken veri ne kadar kaliteli? Doğru analizin yapılması durumunda bile insanlığa olan faydası harcanan emeğe ve zamana değecek mi? Konu üzerindeki akademik, teknik çalışmalar anlamlı yorumlandırma sürecini ne kadar hızlandıracak? Bu soruların net cevapları henüz yok.

Büyük verinin analizine hizmet eden doğru sorular kadar “büyük veri” fenomenine dair direkt sorulan sorular da bir hayli dikkat çekici. Tartışmalar hızla hararetlenirken sanatçı ve akademisyen Katherine Behar da kendi sorularını sorarak, büyük veriye dair çeşitli yorumlar getiriyor. Katherine Behar’ın eserleri genel olarak büyük veriye dair bir iyimserlik taşımıyor. Bunun yerine çalışmalarında bu veri yığını içinde anlam bulmanın zorluğuna dair kaygıyı ifade ediyor. Sanatçının özellikle “Veri Bulutu” isimli heykel ve “Büyük Veriyi Modellemek” isimli video enstalasyon çalışmaları oldukça eğlenceli bir tarzla bize “büyük veri”yi yeniden ve farklı bir perspektiften düşündürüyor.

Büyük Veriyi Modellemek, 2014, Altı-kanallı HD video yerleştirmesi, renkli, sesli ve sonsuz döngülü

Katherine Behar Veri Bulutu (Bir Küme, Bir Yığın, Bir Kaya, Bir Tepe), 2016, Klavye tuşları, kumaş, strafor, tutkal, 86 x 86 x 94 cm.

Katherine Behar’ın “Veri Bulutu” ve “Büyük Veriyi Modellemek” çalışmalarıyla diğer özgün işlerinin bulunduğu Veri Girişi sergisi Pera Müzesi’nde 8 Eylül - 16 Ekim tarihleri arasında gerçekleşti.

Gece Yarısı Hikâyeleri: Ruh <br> Aşkın Güngör

Gece Yarısı Hikâyeleri: Ruh
Aşkın Güngör

En çok çocukları öldürmekten haz duyuyorum. Etleri kesilip göğüs kafesleri kırılırken hep aynı şekilde bağırıyorlar: “ANNE!BABA! ANNEEEE! BABAAAA!”

Gece Yarısı Hikâyeleri: Kırmızı Buton <br> Funda Özlem Şeran

Gece Yarısı Hikâyeleri: Kırmızı Buton
Funda Özlem Şeran

Çölde gece sakindi. Fareler bile ortalıkta yoktu. Karanlığın içinde birkaç LED yanıp sönüyor, dönüp duran bir fanın sesi sonsuz boşluğu dolduruyordu. Sessizliği bölen konuşma hiçbir yere varmıyor gibiydi.

#MisafirYazılar Veri Girişi: Sevgi ve Korku Üzerine

#MisafirYazılar Veri Girişi: Sevgi ve Korku Üzerine

Bilgisayarları beni kızdıran, güldüren dostlarım gibi görüyorum. Bu yüzden Behar’ın koca bir salonda dans ederek temizlik yapan robotlarını görünce, hem ıssız bir odada yalnız kaldıklarını görüp üzüldüm, hem de neşeyle dans etmelerinden keyiflerinin yerine olduğunu hissedip sevindim.