Yönetmen Jasmila Žbanić ile Söyleşi

Söyleşi

23 Ekim 2016 / 15:30

Pera Film, 18 – 23 Ekim 2016 tarihleri arasında ‘Bosna Sancak Kültür Günleri’ kapsamında, Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı iş birliğiyle ve PolinWaterparks desteğiyle Bosnalı film yönetmeni Jasmila Žbanić’in filmlerinden Gerçekliğin Şiirselliği adlı bir seçki sunuyor. Aşk Adası filminin 14:00’teki gösterimi ardından Jasmila Žbanić ile bir söyleşi  gerçekleştiriliyor.

Jasmila Žbanić 56. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Esma’nın Sırrı filmiyle Altın Ayı ödülünü ve Amerikan Film Enstitüsü Büyük Jüri Ödülü’nü kazanarak dikkatleri üzerinde toplamıştı. 1996’da Saraybosna Tiyatro Akademisi’nin Sinema ve Tiyatro Yönetmenliği Bölümü’nden mezun olan Žbanić, 1997’de Imaginary Academy Groznan’da Prof. Lew Hunter’ın senaryo yazımı ve Prof. Lee de Long’un kukla atölyesine katıldı. 1970'lerden bu yana ayrı bir ekol olarak anılan Bosna Hersek sinemasının, hemen her uluslararası festivalinde adından söz ettiren yönetmeni Jasmila Žbanić, filmlerindeki karakterlerin “siyah-beyaz” olmadığını, gerçek insanların bu kadar basit olmadığını söyler.

Etkinlik dili İngilizcedir, Türkçe simültane çeviri olacaktır. Konuşma ücretsizdir, rezervasyon alınmamaktadır.

        

iş birliğiyle

desteğiyle

Bir Fotoğrafçı Biyografisi Guillaume Berggren

Bir Fotoğrafçı Biyografisi Guillaume Berggren

Fotoğraf tekniğini Berlin’de öğrenen Berggren İstanbul’a gelene kadar pek çok farklı Avrupa kentinde çeşitli işler yaparak yaşamını sürdürür. 

Chlebowski'nin Sultanı

Chlebowski'nin Sultanı

Bu resim, Stanisław Chlebowski’nin savaş dışı bir konuyu ele alan büyük tuvallerinden biri; boyut olarak bununla karşılaştırılabilecek tek resim, bugün İstanbul Askeri Müzesi’nde bulunan Kâğıthane’de Osmanlı Hayatı’dır.

Öğrendiğim 10 Şey: Narın Rengi

Öğrendiğim 10 Şey: Narın Rengi

Narın Rengi’nin yönetmeni Sergey Parajanov, Gürcistan’ın Tiflis şehrinde doğmuş olsa da, aslen Ermeni’ydi. Sayat-Nova ile kendini ruhen yakın hisseden Parajanov, çok sayıda kültüre ev sahipliği yapan Transkafkasya ile arasındaki bağ sebebiyle, ozanın yaşamını beyaz perdeye aktaracak ideal sanatçı olduğuna inanıyordu