Şehrin Hayvanları: Komşu mu, Aile Ferdi mi, Geçmişin Kalıntısı mı?
Sezai Ozan Zeybek

Konuşma

3 Ekim 2017 / 18:30

Yaşadığımız mekânın tam anlamıyla sahibi değiliz, başka canlılarla paylaşıyoruz: köpeklerle, ağaçlarla, böceklerle, mantarlarla... Hasbelkader bir yerde buluşmuşuz. Kendi hızlarımızla ve kendi zamanımızda başka yönlere savruluyoruz. Toplum dediğimiz, yaşamın işte bu farklı hâllerinin (insanı aşan) bir toplamı. Oldukça zengin ve sürekli değişiyor. Bu konuşmada, bilhassa köpeklerden yola çıkılarak 19. yüzyıldan itibaren insanların diğer canlılarla kurduğu ilişkilerin nasıl değiştiği ele alınıyor. Birkaç kırılma noktası üzerinden İstanbul'un sokak köpeklerinin aile ferdi, mahalle sakini yahut modernleşememiş şehrin artığı sayılmalarının hikâyesi takip ediliyor. Amaç, toplum kavramını insanlarla sınırlı olmayacak şekilde yeniden tarif etmek. Bu maksatla şehrin nasıl paylaşıldığı ve nasıl değiştiğine, komşuluğun ne anlama gelebileceğine dair insan-ötesi bir yaklaşım takip ediliyor.

Dr. Sezai Ozan Zeybek, coğrafyacı. Postkolonyal çalışmalar ışığında önem arz etmediği düşünülen failleri, üretken olmayan zamanları ve kıyıda kalmış mekânları tahlil ediyor. Köpeklerin, bebeklerin ya da mahalle kahvesinde gün deviren adamların hikâyelerine bakıyor. Bu esnada zaman-mekân kurgularını, kapitalizmi sorguluyor. Şu aralar ekoloji ve bilhassa hayvancılık meseleleri üstüne düşünüyor-yazıyor. Bir yandan militarizmle, erkeklik kurgularıyla uğraşıyor. Akademik olmayan ve gündem dışı yazılarını koyduğu bir blogu var: http://ozanoyunbozan.blogspot.com/

Pera Müzesi Oditoryumu’nda gerçekleştirilecek etkinlik ücretsizdir. Yerler sınırlıdır, rezervasyon alınmamaktadır. Etkinlik dili Türkçedir.

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.

Antalya’nın Yetiştirdiği Genç Sanatçılar

Antalya’nın Yetiştirdiği Genç Sanatçılar

Pera Müzesi Blog, N’olmuş? işbirliğiyle hazırlanan yazı dizisi devam ediyor. Kendilerini; “Bilindik N’olmuş? sorusunu her gün yeniden soruyor, karşımıza çıkan sayısız beklenmedik cevabı sizlerle paylaşıyoruz.

Rineke Dijkstra Bana Bak!

Rineke Dijkstra Bana Bak!

“Portre insanlık durumunun dışından ve de içinden bahseder, bir kişinin fiziği kadar psikolojisini de yansıtır –ya da yansıtmalıdır.”