Halime’nin Yolu

  • 16 Eylül 2015 / 19.00
  • 3 Ekim 2015 / 15.00

Yönetmen: Arsen A. Ostojic
Oyuncular
: Alma Prica, Olga Pakalovic, Mijo Jurisic
Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek
, 2013, 93’, renkli
Boşnakça, Hırvatça; Türkçe altyazıyla

Halime’nin Yolu, Bosna Savaşı’nda ölen ve çok sayıdaki toplu mezarlardan birinde gömülü oğlunun kemiklerini teşhis etmeye çalışan, fakat bunu başaramayan iyi kalpli Halime’nin trajik fakat ilham verici hikayesini anlatıyor. Halime, DNA analizi için kan vermeyi reddederek oğlunu aslında gizlice evlatlık edindiği ve biyolojik oğlu olmadığı gerçeğini saklar. Oğlunun bulmanın tek yolunun, onun 20 yılı aşkın bir süredir kendisinden haber alınmayan biyolojik annesini bulmaktan geçtiğini fark eder. Öte yandan, onu bulduktan hemen sonra, trajik bir dizi olay kontrolsüzce ortaya çıkar ve beklenmedik sonuçlar doğurur.

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Halime’nin Yolu

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Saraybosna’da Bir Gün

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Flotel Europa

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Belvedere

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Özdüşünme

Halime’nin Yolu

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.

#VideoPopPera Özel Bir Sergi Turu

#VideoPopPera Özel Bir Sergi Turu

Pera Müzesi Instagram hesabını bir günlüğüne  “Bu Bir Aşk Şarkısı Değil” sergisi proje yöneticileri Fatma Çolakoğlu ve Ulya Soley’e emanet ettik!

Akışkan Kimlikler  Bir Kimlik Yaratmak / Melez Kimlikler

Akışkan Kimlikler Bir Kimlik Yaratmak / Melez Kimlikler

Bir koleksiyonun en az dört kuşak boyunca aktarılması gerektiğine inanan ve bunu bir bayrak yarışına benzeten Nahit Kabakcı’nın 1980’lerden itibaren oluşturmaya başladığı Huma Kabakcı Koleksiyonu Türkiye’de, bilinçli ve sürekliliği olan az sayıdaki koleksiyondan biri.