6 Ağustos - 3 Ekim 2010
Japon resim sanatı Nihonga'nın 20. yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olan Ikuo Hirayama, eserlerinin teması olarak İpek Yolu'nu kullanmış ve bu güzergâhta ömrü boyunca gerçekleştirdiği 100'ü aşkın seyahat esnasında Türkiye'yi de pek çok kez ziyaret etmiştir.
1988'de UNESCO'nun ilk Japon İyi Niyet Elçisi, 1995 yılındaysa Dünya Kültürel Mirası danışmanı olarak atanan Hirayama, özellikle Ortadoğu'da yaptığı incelemeler ve resimlerinde konu aldığı antik yerleşimlerle kültürler arasındaki alışverişi vurgulamıştır. 2009 yılında kaybettiğimiz sanatçı bu kez de resimleriyle “Batı'yla Doğu'nun buluşma noktası” olarak nitelediği Türkiye'ye konuk oluyor.
"İpek Yolu benim yazgımdı. Eski zamanlarda Budizmin Doğu'ya yayıldığı güzergâh olan İpek Yolu'nun çevresindeki yerleşimlere ayak bastığımda oradaki köklü tarihi hissettim ve hem zaman hem de uzam olarak ne kadar kapsayıcı olduklarını anladım. Bu yol, Tang Hanedanı döneminde önemli bir rahip olan, Hindistan'da Budist inancı araştıran Xuanzang'ın (600-664) 17 yıl süren yolculuğunun ne kadar zor ve çileci olduğunu hatırlattı bana. O günden beri, Xuanzang'ın yolculuğunu izlemek için pek çok kez İpek Yolu yerleşimlerine seyahat ettim. Çin, Sovyetler Birliği, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Batı İran, Suriye, Türkiye ve Irak. Belli bir noktada İpek Yolu boyunca 40 seferden fazla yolculuk yaptığımı fark ettim. Yine de İpek Yolu'nun tam olarak ne olduğunu söylemek kolay değil.
Özellikle çöl manzarası ilham verdi bana. Güzel dağlar ve nehirler yoktur ama, durağan ve zamansız sarı dünya beni çok etkiler. Çöller gözümün önüne, yaşamlarını tehlikeye atan, Doğu ile Batı arasında gidip gelerek kültürlerini değiş tokuş eden bir insan kalabalığı görüntüsü getirir."
Ikuo Hirayama, Temmuz 1984
Japon resim sanatı Nihonga'nın 20. yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olan Ikuo Hirayama, eserlerinde İpek Yolu'nu tema edinmiş ve bu güzergâhta yaşamı boyunca gerçekleştirdiği 100'ü aşkın...
Bir koleksiyonun en az dört kuşak boyunca aktarılması gerektiğine inanan ve bunu bir bayrak yarışına benzeten Nahit Kabakcı’nın 1980’lerden itibaren oluşturmaya başladığı Huma Kabakcı Koleksiyonu Türkiye’de, bilinçli ve sürekliliği olan az sayıdaki koleksiyondan biri.
Biraz önce, yolcu salonunda vapurun hareketini beklerken aklıma bir oyun geldi. Küçükken evde, buradan epey uzakta ve geçmişte kalmış ülkemde oynadığımız, nasıl oynadığımızı bile hatırlayamadığım bir oyun. Vapura binmek için bekleyen kalabalığın arasında kendimi olduğumdan bin kat daha yalnız hissettiren cinsten.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 300 TL
İndirimli: 150 TL
Grup: 200 TL (toplu 10 bilet ve üstü)