Josef Koudelka

Retrospektif

16 Ocak - 13 Nisan 2008

Bu sergi Josef Koudelka’nın, fotoğraflarının çarpıcı estetiğinden dolayı nadiren fark edebildiğimiz bir yönünü gözler önüne serdi. Bugün dünya çapında bir üne sahip olan bu seyyah, zamanla sanatına bağlı bir fotoğrafçı olduğunu ortaya koymuştur. Bilinçli bir mesaj iletmek adına ya da bilinçaltından gelen bir dürtüyle harekete geçmiş olsa da Koudelka’nın temel konusu her zaman anayurdu olmuştur.  Koudelka’nın işlerinin farklı evreleri ve konu dağılımı, bu retrospektifte mercek altına alındı. Serginin ilk bölümü, sanatçının 1950’lerin sonuna ve 1960’ların başına ait, nadir, özgün fotoğraf baskıları oluşturdu. Bunları 1960’lardan iki paralel başlık izler: Koudelka’nın en önemli dizisi olan ve farklı bir etnik toplulukla karşılaşmasını konu edinen büyüleyici Çingeneler dizisi ve saygın Çek tiyatroları için gerçekleştirdiği, karmaşık yapıları da içine alan fotoğraf çalışmaları. Koudelka, Prag’da tiyatro yönetmeni Otomar Krejca ve Jan Grossman’ın yanı sıra, romancı ve oyun yazarı Josef Topol ve Václav Havel gibi, totaliter devletin ideolojik baskısının süregeldiği bir dönemde Çek kültürünün devamlılığını sağlamayı başarabilen sanat dünyasının önde gelen isimleri ile de tanışmıştır.

Koudelka’nın işlerinin önemli bir bölümünü 1968 Ağustosu’nda Prag’da gerçekleştirdiği İşgal dizisi oluşturur. Bu çalışmadan kısa bir süre sonra, 1970 yılında ülkesine veda eden Koudelka’nın köklerinden koparılma duygusu Sürgünler adını verdiği fotoğraf dizisinde ifade bulmuştur. İşgal ve Sürgünler dizileri, Çekoslovakya’da yaşananlar ile bunların sebep ve sonuçlarını bir bütün olarak algılamamıza yardımcı olur. Sanatçının eserleri gitgide artan bir sıklık ve önemle, hem (kamusal anlamda) siyaset, hem de çağdaş dünyanın sorunsal gerçekliği içinde kendine özgü konuları arama ve bulma çabası şekline dönüşmüştür.

Ülkesinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra Magnum ile çalışmaya başlayan Koudelka, 1974 yılında bu uluslararası fotoğraf ajansının tek Çek asıllı tam üyesi olmuştur.  Koudelka Çekoslovakya’ya ilk kez döndüğünde, Bohemya’nın Ore Dağları’nda 1990 ile 1994 arasında meydana gelen doğa katliamını fotoğraflamıştır. The Black Triangle (Siyah Üçgen) başlığıyla sergilenen ve yayınlanan bu fotoğraflar, sanatçının kuzey Fransa’da insanlar tarafından zarar gören bir başka bölgede panoramik fotoğraf makinesi ile çektiği bir dizi fotoğrafla yakından ilintilidir. Bu fotoğrafların tümü, Koudelka’nın Kaos adlı geniş çaplı projesinin bir parçası haline gelmiştir. Kaos projesi, serginin son bölümünde yer almaktadır. Bugünün yıkıma uğramış coğrafyasında sanatçı, “trajik, yabani bir güzellik” bulmuştur ki bu da Koudelka’nın yaşamı boyunca sürdürdüğü bir temel konu arayışı olarak nitelendirilebilir.

Josef Koudelka

Josef Koudelka

Bu sergi Josef Koudelka’nın, fotoğraflarının çarpıcı estetiğinden dolayı nadiren fark edebildiğimiz bir yönünü gözler önüne serdi. Bugün dünya çapında bir üne sahip olan bu seyyah, zamanla...

Isabel Muñoz ile Söyleşi<br> Merve Akar Akgün

Isabel Muñoz ile Söyleşi
Merve Akar Akgün

Isabel Muñoz, dünyanın çeşitli coğrafyalarından insanları ve kültürleri konu alan etkileyici monokromatik portreleriyle tanınan, çalışmaları dünya çapında çok sayıda galeri ve müzede sergilenmiş İspanyol bir fotoğrafçı. Bana göre Muñoz'un fotoğraflarının uluslararası alanda bu denli önem taşımasının başlıca nedeni, özellikle farklı kültürlerin doğasını ve estetiğini yansıtmak üzere çektiği portrelerinde kendini gösteren olağanüstü yeteneği.

Sina Çölünde Bir Yalnız Kartal

Sina Çölünde Bir Yalnız Kartal

John Frederick Lewis en önemli Viktorya dönemi Britanyalı Oryantalist sanatçılarından biri olarak kabul edilir. Pera Müzesi’nde 2008 yılında Tate Britain işbirliğiyle düzenlenen Doğu’nun Cazibesi sergisinde Lewis’ın eserleri sergilenmişti. 

Martín Zapater’in Portresi (1797)

Martín Zapater’in Portresi (1797)

Martín Zapater y Clavería 12 Kasım 1747’de Zaragoza’da doğdu. Mütevazı bir tüccar ailesine mensuptu; hali vakti yerinde akrabası Juana Faguás ve kızı Joaquina de Alduy tarafından evlat edinildi. 1752-1757 yılları arasında Zaragoza Escuelas Pías okulunda Goya’yla birlikte okudu; bu dönemde başlayan dostlukları Zapater’in 1803’teki ölümüne kadar devam etti.