Yönetmen: Gianni Borgna, Enrico Menduni
İtalya, Fas, 77’, 2013, siyah-beyaz
İtalyanca Türkçe altyazıyla
Film, Pasolini’nin Afrika’ya olan aşkının yanı sıra memleketi Friuli ve Roma’nın civarındaki köylerde boşuna aradığı köy hayatının sahiciliği ile devrimci gücü burada bulma umudunu irdeliyor. Bu yıpranmış ve sonsuz sınırları olan, şairin kendi sözleriyle, ilk filmi Dilenci’de tasvir ettiği varoşların aynısında doğmuş bir Afrika’ydı. Kehanet buradan yola çıkıyor: Bir zamanlar Roma’nın lümpen proletaryasının yaşadığı yerler bugün Avrupa Birliği’nin dışından gelen binlerce mülteci ile dolu. Kral Oedipus, Afrikalı Orestiade için notlar ve Paris’te Matta’ya göre İncil üzerine Jean-Paul Sartre ile yaptığı sohbet, şairin Afrika sevgisini kanıtlıyor. Ancak hepsinden önemlisi Öfke’de, Afrika’yı taşıdığı tüm adaletsizlik izleri ve umut ışıklarıyla beraber resmediyordu. Yine de hayal kırıklığı kaçınılmazdı: Afrika, giderilmesi imkansız karşıtlıklarla dolu bir kutu gibiydi ve içinden yozlaşma, diktatörlükler, geçmişten ve günümüzden katliamlar patlak veriyordu. Vahşet dolu katliamların siyah beyaz görüntüleri, Pasolini’nin temiz ve sade görüntüleriyle zıtlık yaratıyordu. Pasolini’nin gözlemlerinin kehanete benzer niteliği bugün bizleri hala rahatsız ediyor, özellikle de -gerçekleşmeye başlamasından otuz yıl önce- Afrikalıların köhne teknelerle toplu göçü ve İtalya’yı “fethedişini” tarif ederken. Ancak kahinin kaderinde, Dilenci’de olduğu gibi, erken ölüm varmış; filmin başlangıcı ve trajik sonu da buna ithaf edilmiş.
Sanatçı Benoît Hamet, bu yıl 10. yaşını kutlayan Pera Müzesi’nin koleksiyonlarından öne çıkan eserleri yeniden yorumluyor. Hamet, hem gerçek hem kurgusal “tarihi” olaylara mizahi bir bakış sunuyor. Sanatçının, Osmanlı’nın İngiltere’ye gönderdiği ilk elçi Yusuf Agah Efendi yorumlarını, her ay Pera Müzesi Blog’undan takip edebilirsiniz.
Bir koleksiyonun en az dört kuşak boyunca aktarılması gerektiğine inanan ve bunu bir bayrak yarışına benzeten Nahit Kabakcı’nın 1980’lerden itibaren oluşturmaya başladığı Huma Kabakcı Koleksiyonu Türkiye’de, bilinçli ve sürekliliği olan az sayıdaki koleksiyondan biri.
Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.
Salı - Cumartesi 10.00 - 19.00
Cuma 10.00 - 22.00
Pazar 12.00 - 18.00
Müze Pazartesi
günü kapalıdır.
Çarşamba günleri öğrenciler müzeyi
ücretsiz ziyaret edebilir.
Tam: 80 TL
İndirimli: 40 TL
Grup: 60 TL (toplu 10 bilet ve üstü)