Sevgilimi Ben Vurdum

Yönetmen: Tomer Heymann
İsrail, 2010, 56', HDD, renkli
İbranice, İngilizce, Almanca; Türkçe altyazılı

Tomer Heymann atalarının ülkesine Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Kağıt Bebekler adlı filmini sunmak için gelir ve orada hayatını değiştirecek bir adamla tanışır. Berghain Panorama Bar'da başlayan bu 48 saatlik aşk macerası, Tomer ile Alman dansçı Andreas Merk arasında önemli bir ilişkiye dönüşür. Andreas, Tel Aviv'e taşınmaya karar verdiğinde, yalnızca yeni bir partnerle baş etmek zorunda kalmaz, aynı zamanda İsrail'deki yaşamın karmaşık gerçeklerinin ve bir Alman vatandaşı olarak bu gerçeklerle kişisel bağının da üstesinden gelmesi gerekir. Tomer'in Alman göçmenlerin soyundan gelen annesi, beş oğlunu da yetiştirdiği küçük bir İsrail köyünde dünyaya gelmiş ve hayatı boyunca orada yaşamıştır. Çocuklarının, kendisinin ve ailesinin inşa ettiği ülkeyi birer birer terk ettiğine tanıklık eden annenin ise şimdi yanında tek kalan çocuğu Tomer’in hayatını etkilemeye çalışmaktan başka bir şansı yoktur.

Seçilmiş Aileler: Tomer Heymann

Bu Beni Biraz Korkutuyor

Seçilmiş Aileler: Tomer Heymann

Kağıt Bebekler

Seçilmiş Aileler: Tomer Heymann

Sevgilimi Ben Vurdum

Seçilmiş Aileler: Tomer Heymann

Taçsız Kraliçe

Seçilmiş Aileler: Tomer Heymann

Mr. Gaga

Seçilmiş Aileler: Tomer Heymann

Şimdi Kim Sevecek Beni?

Geleceği Hatırlamak

Geleceği Hatırlamak

Bir koleksiyona veya arşive bakarak gelecek nasıl kurgulanabilir? Seramiğin dayanıklı yapısı onu hayal edebildiğimiz zamanın sonuna dek kalıcı kıldığından geleceğin nasıl hatırlanabileceğini bir seramik koleksiyonu aracılığıyla düşünmek zihin açıcı olabilir. Sergi kapsamında üretilen eserler, geçmişe dair önemli ipuçları taşıyan bir koleksiyonu taze bir perspektifle ele alma ve geleceği hatırlamaya dair bir adım atma potansiyeli taşıyor. 

Aşk ve Müzikte Ölümüne Sadakat

Aşk ve Müzikte Ölümüne Sadakat

Bu Bir Aşk Şarkısı Değil sergisi proje yöneticileri Fatma Çolakoğlu ve Ulya Soley, Nick Hornby’nin edebiyat ve müziğin yollarını kesiştiren etkileyici hikâyesi Ölümüne Sadakat’i anlatıyor! 

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.