40. Kapı

  • 24 Ocak 2014 / 19.00
  • 31 Ocak 2014 / 17.00

Yönetmen: Elcin Musaoglu
Oyuncular: Hasan Safarov, Gyuliar Nabiyeva, Rovshan Agayev
Azerbaycan; 82’, 2009, renkli
Azerice; Türkçe altyazıyla

14 yaşındaki Rüstem, köyde annesiyle yaşıyor; babasını Rus mafyası öldürmüş. Rüstem, babasının ölümünden sonra para kazanmak için yasadışı yollara başvurmadan kendisini ve annesini geçindirmeye çalışıyor. Hayaliyse bir müzik grubuna katılmak. Filmin adı, kırk odalı bir evden bir prensesi kurtarmayı konu alan bir masala dayanıyor; son kapıyı kimse açamadığı için sırrı korunuyor. Köylüler de kendi köylerine kırkıncı kapı adını takmış.

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

Arşın Mal Alan

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

Yarasa

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

Buta

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

Kale

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

Kutsal Hayvan

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

40. Kapı

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

Çövkan

“Bu Kino Çox Gözal” <br/>Azerbaycan Sineması

Çölcü

40. Kapı

ÇOK İŞ VAR YAPACAK <br>…lâkin zaman!

ÇOK İŞ VAR YAPACAK
…lâkin zaman!

Yitirilmiş bir dostun ardından ona, onun geride bıraktıklarına dönüp bakmak bugün bize ulaşanların izlerini sürerek ona dair, “eseri”ne dair bir şeyler yapmaya kalkışmak ne zor işmiş! Samih Rifat’ın, birbirimize seslendiğimizde kullandığımız unvanıyla “Samih Usta”nın fotoğrafları, filmleri, desenleri, çevirileri, şiirleri, kitapları ve defterleri etrafında, birlikte farklı kurumlarda mesai yaptığı arkadaşlarının çalıştığı Pera Müzesi’nde açılacak bir sergi ve başka bazı etkinlikler yapma  hazırlama sorumluluğunu üstlendiğimde doğrusu bu zorluğu sezmiş ama köklerinin ne denli derine inebileceğini tam olarak kavramamıştım. Birden fazla nedenle.

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.

İstanbul: Öncesi & Sonrası

İstanbul: Öncesi & Sonrası

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Fotoğraf Koleksiyonu’ndan seçtiğimiz, 1850’lerden 1980’lere tarihlenen İstanbul fotoğraflarındaki manzara ve mekanları, bu yerlerin günümüzdeki görünümleriyle birlikte sunuyoruz!