Ayna
Zerkalo

  • 28 Aralık 2016 / 19.00

Yönetmen: Andrey Tarkovski
Oyuncular: Margarita Terekhova, Filipp Yankovsky, Ignat Daniltsev, Larisa Tarkovskaya, Alla Demidova
Sovyetler Birliği
, 1975, 106’, renkli; Rusça, Türkçe altyazılı 

Tarkovski’nin belki de en önemli filmi. Bir başyapıt olarak bütün zamanların en iyi filmleri arasında yer alıyor. Başından geçmemiş belalar yok. Senaryosu reddedilmiş, film de çekildikten sonra reddedilmiş. Ancak 1975’te Cannes Film Festivali’nde gösterilmiş ve ‘değeri’ kabul edilmiş. Düz anlatımı olmayan, ölmekte olan bir şairin (Tarkovski’nin babası) anılarına dayalı olduğu duygusunu uyandıran (aslında babası kendisinden üç yıl sonra öldü), hem Tarkovski  ailesinin, hem de 20. yüzyılda Rus halkının başından geçenleri anlatan bir film. Filmde, çocukluk anılarıyla çağdaş görüntüler, düşlerle haber programlarının imgeleri birbirini izler. Renkli, siyah-beyaz, sepya görüntüler izleyici farkında bile olmadan birbirine bağlanır. İzlenmesi gereken bir kilometre taşı.

Sunum: Özcan Alper

Sinematek Yaşıyor!

Potemkin Zırhlısı
Bronenosets Potiomkin

Sinematek Yaşıyor!

Metropolis

Sinematek Yaşıyor!

Geçip Giden Çatana
L’Atalante

Sinematek Yaşıyor!

Sevgilim Hiroshima
Hiroshima mon amour

Sinematek Yaşıyor!

Rocco ve Kardeşleri
Rocco e i suoi fratelli

Sinematek Yaşıyor!

Salvatore Giuliano

Sinematek Yaşıyor!

Nefret
Le Mépris

Sinematek Yaşıyor!

Sekiz Buçuk

Sinematek Yaşıyor!

Persona

Sinematek Yaşıyor!

Umut

Sinematek Yaşıyor!

Konformist
Il Conformista

Sinematek Yaşıyor!

Gelin

Sinematek Yaşıyor!

Ayna
Zerkalo

Ayna
Zerkalo

Heykele Geçiş

Heykele Geçiş

Manolo Valdés’in resimleri, maddesel bir mevcudiyet arayışındayken, bu arayış onun heykellerinde daha da belirgindir. Her geçen yıl, bu alanda daha üretken hale gelir. Günümüzde heykel, sanatçının zamanının ve çabalarının büyük bir bölümünü kapsıyor.

Charlotte Wells’ten Bir Not

Charlotte Wells’ten Bir Not

Hafıza güvenilmesi güç bir şeydir: ayrıntılar belirsizleşir ve öngörülemez bir hâl alır. Hatırlamak için gayret ettikçe daha az şey görürsünüz. Kendisini durmadan çürüten bir hafızanın anısı... Son zamanlarda kendimi, duyguların daha dirençli olduğu noktasında ikna etmeye çalışırken buluyorum; ne var ki bu, epey zor bir iş.

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.