Boz Bahçeler

  • 10 Kasım 2017 / 19.00
  • 12 Kasım 2017 / 16.00

Yönetmen: Ellen Hovde, Albert Maysles, David Maysles, Muffie Meyer
ABD, 1975, 94’, renkli
İngilizce; Türkçe altyazılı

Edith Bouvier Beale ve Edith Bouvier Beale, ya da Edie ve “Küçük Edie”… Gözlerden uzakta, yıkılmaya yüz tutmuş köşklerinde bir arada ama birbirlerine rağmen yaşayan bu 80 yaşındaki anne ve orta yaşlı kızı, ABD’nin sansasyonel first-lady’si Jacqueline Kennedy’nin halası ve kuzeninden başkaları değil. Yönetmen Maysles Kardeşler, East Hampton’daki Boz Bahçeler adındaki köşkte kediler ve rakunlarla iç içe yaşayan bu anne-kızı ziyaret edip, eksantrik yaşamlarını belgelemeye karar veriyor. Sürekli birbirleriyle laf dalaşına giren, birbirlerinin sözünü kesen bu sıra dışı iki kadın, kimi zaman yok olmakta olan bir evde yaşamak için belirli bir çılgınlık seviyesine sahip olmanız gerektiğini kanıtlıyor.

Ev Diye Bir Yer

La Soledad

Ev Diye Bir Yer

Zerre

Ev Diye Bir Yer

99 Ev

Ev Diye Bir Yer

Leviathan

Ev Diye Bir Yer

Versay Kraliçesi

Ev Diye Bir Yer

Doğulu Çocuklar

Ev Diye Bir Yer

Yuva

Ev Diye Bir Yer

Köpekler

Ev Diye Bir Yer

Boz Bahçeler

Boz Bahçeler

Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun!

Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun!

Sanatçı Benoît Hamet, bu yıl 10. yaşını kutlayan Pera Müzesi’nin koleksiyonlarından öne çıkan eserleri yeniden yorumluyor. Hamet, hem gerçek hem kurgusal “tarihi” olaylara mizahi bir bakış sunuyor.

 

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı’da Kahve İkramı

Osmanlı saray ve konak haremlerinde kahve ikramı törenle yapılırdı. Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulur, ardından kahve ikramı başlardı. Kahve güğümü, tombak, gümüş veya pirinçten yapılmış, ortasında kor ateş bulunan ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınan sitile oturtulurdu. Sitil örtüsü ise, yuvarlak, atlas veya kadifeden, sırma, sim, pul, hatta inci ve elmas işlemeli olurdu.

Sergey Parajanov Anlatıyor

Sergey Parajanov Anlatıyor

“Olabilecek en kötü hapishane koşullarıyla karşılaştığımda, bir seçim yapmak zorunda olduğumu anladım: ya dibe vuracaktım ya da bir sanatçı olacaktım.”